Teknoloji

Teknolojinin sosyal medya ile hayatımıza etkisi: Sosyal ikilem

Son on yılda hayatımızın bir modülü haline gelen sosyal medya mecraları artık bizler için vazgeçilmez bir araç haline geldi. Bu alanlarda geçirdiğimiz zamanın bizi daha özgür ve mükemmel hissettirmesi sosyal medyaya olan bağlılığımızı daha da artırıyor. İnsanların sosyal medya bağımlısı olduğunu çoğu kişi inkar etse de maalesef çok az insan aslında durumun çok farklı olduğunun farkında.

DİJİTAL ÇEŞİTLİLİK: SOSYAL İKİLEM

Sosyal medya kullanımının insanlar üzerindeki etkilerini konu alan 2020 yılında Netflix’te yayınlanan The Social Dilemma adlı belgesel, insanların geri dönüşü olmayan tehlikeli bir yola girdiğine değiniyor. Belgesele katılan konuşmacıların birçoğunun bir zamanlar sosyal medya şirketlerinde görev yapan üst düzey yöneticiler olması, konu ile ilgili uyarıları ne kadar ciddiye almamız gerektiğini gösteriyor.

Bir zamanlar Pinterest’te çalışan Tim Kendall, yayınlanan belgeselde yaptığı röportajda;

yaptığı açıklamalarda.
Röportajın devamında geçtiğimiz yıllarda Google’da tasarım etiği üzerine çalışan Tristan Harris;

Sosyal medyayla ilgili bu ürkütücü açıklamaların ardından sözlerine devam eden Tristan Harris, çocukların sosyal medyaya ve telefonlarına olan bağımlılıklarına değindi;

Sosyal medya şirketlerinin daha fazla kazanç uğruna insanların hayatlarını nasıl şekillendirebileceğini anlatan Tristan Harris, bu alanda gerekli önlemlerin alınması gerektiğine değiniyor.

6.7 İNÇ HAYAT

2013 yılından itibaren elektronik eşya alanında yaşanan teknolojik gelişmeler, insanlığın nezdinde sosyal medya kullanımını hızla artırmıştır. Özellikle akıllı telefonların on yılda hızla ilerlemesi, sosyal medya uygulamalarının ışık hızıyla yayılmasında doğrudan rol oynadı.

Akıllı telefon dünyasında büyüyen ekranlar, kullanıcıları kendi hayatlarında sosyal medya ile daralan bir çemberin içine hapsetmiştir. Bunun sonucu olarak sorgulamayan, her bilgiyi yanlış kabul eden, analiz etme yeteneğini kaybedip yanlış bilgilerin çoğalmasına neden olan, karşılaştığı hayatları mükemmel görüp kendini kusurlu gören, sürekli karşılaştırmalar yapan ve neyin bedelini bilmeyen insandır. sahip ve çok kolay manipüle ediliyor.bireyler çoğaldı.

Dünyadaki tüm duygu, olay, değer ve davranışları 6,7 inçlik bir ekranda yaşamaya çalışan bu bireyler, sonunda kendi benliklerini unutup çevreye karşı duyarsız, asi, mutsuz ve huzursuz davranırlar. Bu durum ise toplum kültürünü sistematik olmayan bir biçimde geliştirerek insanlığın “gerçek hayattaki” temel hak ve özgürlüklerine yönelik önemli tehditler oluşturmaktadır.

SOSYAL MEDYA VE ÇOCUK

Birçok yetişkin sosyal medyanın zararlarından bahsederken çocukların alışkanlıklarını görmezden gelerek açıklamalarda bulunuyor. Örneğin, sosyal medyanın yetişkinler için israf olabileceğini düşünen ebeveynler, çocuklarını susturmak veya dikkatini dağıtmak için akıllı telefonlarını ve tabletlerini hızla ellerine alabilirler. “O küçük bir çocuk, sorun değil”Niyetli davranan anne babalar, sosyal medyada akılsızca paylaşılan içeriklerin eline çocuklarını atıyor.

Küçük yaşta sosyal medya aracılığıyla olumsuz davranışlar içeren paylaşımlara maruz kalan çocuklarda davranış bozukluğu, gerginlik ve öfke, kendini kontrol edememe ve onaylamama durumunun temelleri atılmaktadır.

ÖRNEKLE ÖĞRENME

Çocuklar genellikle çevrelerindeki davranışları modelleyerek öğrenme eğilimindedirler. Bu nedenle çocukların arkadaşlarına ve çevrelerine her zaman dikkat etmeye çalışıyoruz. Ancak bu noktada sosyal medyanın bilinçsiz kullanımı devreye girince onları korumak için aldığımız tüm tedbirler boşa gidiyor.

Çocuklar, belli bir yaş aralığında anne babalarının davranışlarını taklit etme ihtiyacı duyduğunda, örnek alınacak rastgele bir davranış yoksa, o boşluğu başka yollarla doldurmak daha kolaydır; Sosyal medyada karşılaşılan her davranış ve ebeveynlerin bu boşluğu hızlı bir şekilde doldurabilmesi çocuk gelişimi için büyük bir tehdit oluşturuyor. Zamanla yerini sosyal medyaya bırakan olumsuz davranışlar, ebeveynlerin çocukları üzerindeki etkisini giderek azaltmaktadır.

huzursuzluk ve bencillik

Sosyal medya aracılığıyla karşılaşılan her şeyin ciddiye alınması insanları huzursuzluğa ve umutsuzluğa sürüklemektedir. Bu durumu tetikleyen en değerli etkenlerden biri de imtihan duygusunun diğer tüm duygulardan daha yoğun olarak kullanılmasıdır. Örneğin çağdaş bir hayat yaşayan bireylerin sosyal medyada paylaştığı paylaşımlar, insanları aynı hayatı yaşamaya teşvik ediyor. Ulaşılamayan hedefler nedeniyle, sahip olunan varlıklar değer kaybeder.Bu da huzursuzluğa, yorgunluğa ve hayata dair olumsuz duygulara yol açar.

Sosyal medya kullanımının artmasıyla birlikte artık herkes bire bir olan şeylere gülüyor, üzülüyor, heyecanlanıyor ve ağlıyor. Tek tip bir insan modeli ortaya koyan sosyal medya, insanlara kendi iradelerini unutturmakta ve heveslerinin peşinden koşarak onları yormakta; daha çok kazanma, daha iyi görünme ve öne çıkma arzusu iradeyi köreltiyor, insanı gerçek hayatın özgürlüğünden koparıp sanal bir ortamda sanal özgürlüğe atıyor.

AYDINLIK YÜZDE DAVRANIŞLAR NORMAL OLUYOR

Sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle birlikte toplumun kültürleri de hızla değişiyor. Eskiden okul ortamında ya da sokakta karşılaşılan bir davranışın normalleşme süreci aylar hatta yıllar alırken, günümüzde bu durum sosyal medyanın kullanımıyla bir günü bulmaktadır. Çok fazla davranışın normalize edilmiş olması, insanlığın ortasında saygı, sevgi ve ahlaki değerler üzerinde olumsuz bir etkiye yol açmıştır.Bu bağlamda örnek alarak ve özenti aracılığıyla her şeyi sorgulamadan kabul etmek toplumsal kültürlerin yeniden şekillenmesinde büyük rol oynamaktadır.

Eskiye oranla çok fazla bilgi yoğunluğu ile karşılaşan kullanıcılar artık doğruyu yanlışı araştırmadan kabul ediyor. Bu durumda tüm normal davranışların iyi ya da kötü olup olmadığı incelenmeden kabul edilmesi insanların ruh sağlığını tehdit eder; Buna göre sosyal medyaya yönelik artan şiddetin huzursuzluğun ve nefret söyleminin en büyük nedenlerinden biri olduğunu söyleyebiliriz.

YENİLİKÇİ AKILLAR AMAÇ OLARAK ALINIR

Sosyal medyada ortaokul ve lise çağındaki çocuklar için YouTube’da yayınlanan görüntüler artık durumun ciddiyetini gösteriyor. Çocukların maddi ve manevi değerlerini karşılıksız gösteren ve daha fazla yeniliğe teşvik eden bazı kanallar, zihinlerin hızla manipüle edilmesine neden oluyor.

Başlıklarına baktığımızda bile hırslarının ne olduğunu görebildiğimiz bu görsellerle, sosyal medya üzerinden çocukların masum zihinlerinde değişiklik yapılmak isteniyor; Anne babaların verdikleriyle yetinmemesi, çocukların ayrımcılığı normalleştirerek kendilerini kötü hissetmeleri, eğitim gördükleri yerlerde uygunsuz davranışlarda bulunmaları teşvik ediliyor.



HER SORUNU KENDİMİZ ÇÖZÜYORUZ

Tüm bunlara rağmen kendimizin ve çocuklarımızın ruh sağlığını korumak adına doğru bilgilerin peşinden gitmeye devam ediyoruz. “ılımlı olmak”esas alınmalıdır.

Kullandığımız her sosyal medya uygulamasının bizim için sadece bir iletişim aracı olduğunu unutmamalı, onları hayatımızın merkezine almamalıyız. Bu yönde atılacak her adımın bireyler üzerindeki olumlu etkilerinin artması kaçınılmaz olacaktır. Unutulmamalıdır ki sosyal medyaya karşı alınacak her önlem gelecek nesiller için faydalı olacaktır. Bunu akılda tutarak hareket etmeli ve bilinçli tüketici düşüncesiyle teknolojiye ve medyaya karşı önlem almalıyız.

KAYNAK: HABER7

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu